Sezon başında yaptığım analiz sonrasında , mevcut durumu ve değişen
istatistikleri ile, Cuma günü deplasmanda karşılaşacağımız Barcelona'yı bir kez
daha analiz etmeye çalıştım.
Sondan başlamak gerekirse Barcelona'da hala taşlar tam olarak yerine
oturmadı. Ne kadar bize yenildikten sonra bir de kendi sahalarında Nanterre
mağlubiyeti almalarına rağmen bu maçın arkasından oynadıkları 3 maçı da kazanmış
olsalar da hala tam olarak düzeni oturtmuş durumda değiller. Aslında savunma
tarafında çok da büyük sıkıntıları yok, maç başına 69 sayı ile Real Madrid ve
CSKA'nın arkasında en az sayı yine 3. takım durumundalar. İspanya liginde ise bu
rakam 75 ile biraz daha yukarıda. İstanbul'daki maçta, (şu ana kadar 86 sayı
ortalama ile en çok sayı atan 2.takım durumunda olduğumuzu da hatırlatarak
söylüyorum) ilk üç çeyrek sonunda çeyrek başına ortalama 22 sayı ile 66 sayı
attığımız maçın son son çeyreğinde bizi 9 sayı da tutmayı başarmışlar ve maçın
sonlarında Kleiza'nın ekstra ribaundları ve sayıları sayesinde zor da olsa galip
gelebilmiştik. Bu nedenle savunmalarını çok da eleştirebilecek bir durumda
değiliz.
Ancak hücumda hala büyük sıkıntılar var. Özellikle yayın gerisinde oldukça
kötü durumdalar. %30 ile şu an EL in en kötü yüzdeyle üçlük kullanan ikinci
takımı durumundalar. Biraz geriye dönüp son iki sene içinde EL normal sezonlarda
bu istatistik de ne durumdalar diye baktım. Geçen sene %33,9 bir önceki sene ise
%37,1 ile atmışlar. Düşen yüzdelerine rağmen kullandıkları üçlük atış sayısı da
ortalama 3 şut artmış durumda. Bu istatistiğin bu kadar aşağı inmesinde
Nachbar(3-16) ile Papanikolaou(5-19)'nun payları büyük. Takımın en yüksek
yüzdeyle atan oyuncusu Abrines (%40,7).
Serbest atışlarda da çok ilginç bir şekilde oldukça kötü durumdalar. %63,9
ile yine en kötü ikinci takımı durumundalar. İki sayılık denemelerde ise %56,3
ile 4.sıradalar. Hiç maç seyretmeden bu 3 istatistik ile şöyle bir yorum
yapılabilir. Mümkün olduğu kadar boyalı alanı kapatıp , potadan uzaklaştırmalı
ve dış şuta mecbur etmeli, eğer bir şekilde potaya yakın atış bulurlarsa mutlaka
faul yapmalıyız.
EL de oynadıkları 6 maça baktığımızda Barcelona'nın Nanterre maçı hariç(ki o
maçta benzer bir şeyi Nanterre onlara yapıp sahadan sildi Barcelona'yı), bize
kaybettiği maç dahil olmak üzere , her maçın bir çeyreğinde inanılmaz sert
savunma veya çok sayı farkı yaptıkları maçları görüyoruz. Şöyle özetlersek:
Partizan: 67-60.. İkinci çeyrekde rakibi 8 sayıda tuttular
Fenerbahçe: 75-70.. Son çeyrekte bizi 8 sayı da tuttular ve neredeyse maçı
alıyorlardı.
CSKA:79-70..Üçüncü çeyrekte 27-14 ile inanılmaz atıp, ilk iki çeyrekte
ortalama 20 sayı atan CSKA'yı 14 sayı da tuttular
Budivelnyk:84-74..Üçüncü çeyrekte rakibi 8 sayıda tuttular.
Partizan:82-74..Üçüncü çeyrekte 26-12 ile rakibi dağıttılar.
Her maçın bir çeyreğinde inanılmaz sert savunma ve çok yüksek hücum
yüzdesiyle oynuyorlar. Bu tempoyu bulmalarına ve bu şekilde coşmalarına izin
vermemek gerekiyor.
ACB liginde oynadıkları son iki maçı kaybettiler. Ve mağlubiyetleri,
17.sıradaki Bilboa Basket ve 14.sıradaki Blusens'den aldılar. Son hafta Blusens
karşısında %30 3 sayı, %41 2 sayı ve %62,5 serbest atış ile , yani berbat bir
şut yüzdesiyle oynadılar. Ve tüm maç boyunca sadece 8 asist yapabildiler(EL
ortalamaları 18 civarında). Maçı da 76-60 kaybettiler. Bilboa basket maçında da
yüzdeleri daha yüksek olmasına rağmen, boyalı alana hiç giremeyip sürekli
dışardan şutlarla hücum ettiler ve 38 üçlük deneme yaptılar.
EL de, 6 maç sonunda bireysel istatistiklere baktığımızda çok dengeli bir
dağılım görüyoruz. Ante Tomic 12,7 ile skor da lider gözükürken, onu 10,7 ile
Navarro ve 9,8 ile Lampe takip ediyor. Ribaund rakamlarında da , Dorsey(6,3),
Tomic(5,5) ve Lampe(5,2) ilk üçde gözükmekle beraber yine dengeli bir dağılım
var.
Barcelona ile oynadığımız ilk maçtan önce 11-1 üçlük atan Navarro bize 3-3
ile başlamıştı. Bazen kopup ne atarsa sokuyor. Uzun savunmasında sürekli problem
yaşıyoruz ki hem bireysel yetenekleri yüksek olan Tomic ve Lampe gibi
oyuncularının olması hem de uzunları pick&roll lar ile fazlasıyla besleyen
guard ları sayesinde boyalı alanda sıkıntı yaşamamız yüksek ihtimal. Üstelik hem
Tomic hem Lampe ikili sıkıştırmalara mağruz kaldıklarında asist yetenekleri
sayesinde boş adamı bulma konusunda da oldukça başarılılar. Özellikle Dorsey ile
hücum ribaundlarını da fazlasıyla kovalıyorlar ve herkesin malumu çok da net
savunma ribaundu alamıyoruz. Hem Abrines hem de Papanikolaou potaya gitmekte çok
da zorlanmayan oyuncular. Sonuç olarak hücumları daha oturmamış olmasına rağmen
onları durdurmakta sıkıntı çekebileceğimiz bir çok alternatifleri var.
Yine de tüm bunlar doğrultusunda, arka arkaya yapacağımız iki önemli
deplasmandan bir galibiyet çıkarma şansımız varsa onun bu maç olma ihtimalini
daha çok görüyorum. Boyalı alanı iyi savunur çok fazla hücum ribaundu vermezsek
ve tüm sezon olduğu gibi yayın gerisinden kötü atarlarsa o zaman kazanmamamız
için hiçbir neden göremiyorum. Bu sene kaybettiğimiz iki BBL maçında da ,
rakiplerimiz özellikle 3.çeyreklerde inanılmaz üçlük atıp bizi dağıtmışlardı.
Buna da dikkat edip, bugüne kadar bir türlü ritim tutturamayan Kleiza'nın da
ekstra katkı sağlaması çok önemli. Yine ön alan savunmasında Banvit maçında
olduğu gibi çok zayıf kalırsak savunma sertliğini yakalamakta oldukça
zorlanacağımızı düşünüyorum.
Son olarak şunu söylemek istiyorum. Rakip Barcelona ve onlara karşı hiçbir
zaman arkanıza yaslanamazsınız. Olur da biraz sayı farkı yapar ve rahat
hissedersek ne olup bittiğini anlamadan maçı alıp götürebilirler. Mümkün olduğu
kadar coşmalarına izin vermeden tüm maç boyu yüksek konsantrasyonla oynamalıyız.
Buradan alacağımız bir galibiyet bize grup liderliği konusunda neredeyse
garantileme rahatlığı verecektir.
No comments:
Post a Comment