Bu sezonun en aciz kaldığımız maçımızı oynadık Pazar günü. Hiç beklemediğim
kadar çaresiz kaldık rakip karşısında. Yediğimiz 91 sayının bizim seviyemizdeki
bir takımın yememesi gerektiği konusunda sanırım herkes hemfikirdir. Bu kadar
sayıyı yememize %65 ile üçlük atmaları, biz 11 savunma ribaundu alırken onların
13 hücum ribaundu almış olmaları gibi istatiksel açıklamalar belki yapılabilir.
Ya da Bogdanovic'in hiç gününde olmaması, şutların girmemesi, Cuma akşamı EL
maçı oynamamız gibi başka bahanelerde düşünülebilir. Dün Obradovic'in bile
çaresiz kaldığını görmek gerçekt çok üzücüydü. Takım maalesef direnç
gösteremedi. Birden geçen seneki takım geldi gözümün önüne. Kırılgan, mücadele
gücü düşük, çabuk pes eden. Karalar bağlamak istemiyorum ancak, takımın mücadele
etmediğini görmek beni bu sene takımın ne olursa olsun sonuna kadar mücadele
edeceği düşüncesinden uzaklaştırdı. Toplam 52 dakika sahada kalan Zoric-Kleiza
ikilisinin toplamda 1(yazıyla bir ) ribaunda alabilmiş olmasını gerçekten
açıklayamıyorum. Bu oyuncular savunmaları ile öne çıkan oyuncular değiller kabul
ama iki kişi toplamda bir ribaund almışsa irdelenmesi gereken bir durum vardır
ortalıkta.
Bu maçın kaybedilmesi, üst üste oynayacağımız zorluk derecesi yüksek maçlar
öncesi umarım kırılganlığı geri getirmez. Kendi evimizde oynayacağımız Torku
Konya maçı dışında son 4 maçın üçü Barcelona, Galatasaray ve CSKA. Biran önce bu
maçın etkilerini unutup, doğruları yanlışları iyi değerlendirmek lazım.
Aslında doğru olan çok bir şey yoktu Banvit maçında. Yanlışları konuşmak
gerekirse sanırım ilk söylenecek şey savunma sertliğidir. Bu kadar kolay geçilen
birebir savunmalarımızın kabul edilebilir hiçbir yanı yok. İlk yarıda Davis,
Mejiha, Rowland,Simmons topu kim eline alırsa alsın karşısındaki adamı bir
adımda geçip potayla başbaşa kaldı. Arkada da Vidmar olmayınca potamız
savunmasız bir şekilde rakibin ellerine kaldı. İlk yarıda 51 sayı yedik.
Rakibimizin tüm oyuncuları neredeyse kaçırmadan attılar. O çok zengin dediğimiz
4 numaralarımız Davis karşısında o kadar etkisiz kaldılar ki bir ara kendi
kendime bu adamın yorulmasından başka hiçbir şansımız yok durdurmak için demek
durumunda kaldım.
İkinci yarıda aynı şeyi Rowland için söyleyebiliriz. Her attıklarını
soktular, girmeyenlerin de ribaundu alıp tamamladılar. Aslında bu kadar iyi
hücum etmelerinin ya da başka bir deyişle bizim savunmada bu kadar aciz
kalmamızın en önemli nedeni Vidmar'ın yokluğu idi. Ribaund ve uzun savunmasından
bahsetmiyorum, savunmacısını geçen her Banvit'li ,ki tüm Banvit'liler çok
kolayca geçtiler, karşısında Vidmar gibi caydırıcı bir uzun olmadığı için
rahatça basket buldu. Bu nedenle bizim dış savunmacılar bir adım geride kalıp
daha geriden savunma yapmaya kalktılar. Bu da kalkan şutlara uzanan ellerin çok
uzakta kalmasına neden oldu. Hiç mi zor şutlar atmadılar, kabu attılar ancak, bu
kadar ritim tutturuncu o zor şutlar da kolaylaşır oldu.
Bu dış savunmanın daha önce çok agresif olduğun defalarca kez gördük. Şutunuz
girmeyebilir, turnikeniz kaçabilir, ama savunmanızı düşürmeniz için bir sebep
göremiyorum. Bu tarz hücum gücü yüksek takımlara karşı o agresif dış savunmayı
yapmazsak, Vidmar olsa dahi potamızda çok sayı görmeye devam ederiz.
Son olarak, bu maçın ne kadar dost olsalar da, Obradovic-Itoudis açısından
önemi çok fazlaydı. Obradovic senelerce yardımcılığını yapan Itoudis'e yenilmeyi
hiç istememişti. Obradovic'e bunu yaşattığı için takımın bu hafta Barcelona
deplasmanında mutlaka telafi etmesi lazım.
No comments:
Post a Comment