Monday 25 November 2013

Banvit-Fenerbahçe Ülker.. 91-76 Bu Sefer Olmadı

Bu sezonun en aciz kaldığımız maçımızı oynadık Pazar günü. Hiç beklemediğim kadar çaresiz kaldık rakip karşısında. Yediğimiz 91 sayının bizim seviyemizdeki bir takımın yememesi gerektiği konusunda sanırım herkes hemfikirdir. Bu kadar sayıyı yememize %65 ile üçlük atmaları, biz 11 savunma ribaundu alırken onların 13 hücum ribaundu almış olmaları gibi istatiksel açıklamalar belki yapılabilir. Ya da Bogdanovic'in hiç gününde olmaması, şutların girmemesi, Cuma akşamı EL maçı oynamamız gibi başka bahanelerde düşünülebilir. Dün Obradovic'in bile çaresiz kaldığını görmek gerçekt çok üzücüydü. Takım maalesef direnç gösteremedi. Birden geçen seneki takım geldi gözümün önüne. Kırılgan, mücadele gücü düşük, çabuk pes eden. Karalar bağlamak istemiyorum ancak, takımın mücadele etmediğini görmek beni bu sene takımın ne olursa olsun sonuna kadar mücadele edeceği düşüncesinden uzaklaştırdı. Toplam 52 dakika sahada kalan Zoric-Kleiza ikilisinin toplamda 1(yazıyla bir ) ribaunda alabilmiş olmasını gerçekten açıklayamıyorum. Bu oyuncular savunmaları ile öne çıkan oyuncular değiller kabul ama iki kişi toplamda bir ribaund almışsa irdelenmesi gereken bir durum vardır ortalıkta.
Bu maçın kaybedilmesi, üst üste oynayacağımız zorluk derecesi yüksek maçlar öncesi umarım kırılganlığı geri getirmez. Kendi evimizde oynayacağımız Torku Konya maçı dışında son 4 maçın üçü Barcelona, Galatasaray ve CSKA. Biran önce bu maçın etkilerini unutup, doğruları yanlışları iyi değerlendirmek lazım.
Aslında doğru olan çok bir şey yoktu Banvit maçında. Yanlışları konuşmak gerekirse sanırım ilk söylenecek şey savunma sertliğidir. Bu kadar kolay geçilen birebir savunmalarımızın kabul edilebilir hiçbir yanı yok. İlk yarıda Davis, Mejiha, Rowland,Simmons topu kim eline alırsa alsın karşısındaki adamı bir adımda geçip potayla başbaşa kaldı. Arkada da Vidmar olmayınca potamız savunmasız bir şekilde rakibin ellerine kaldı. İlk yarıda 51 sayı yedik. Rakibimizin tüm oyuncuları neredeyse kaçırmadan attılar. O çok zengin dediğimiz 4 numaralarımız Davis karşısında o kadar etkisiz kaldılar ki bir ara kendi kendime bu adamın yorulmasından başka hiçbir şansımız yok durdurmak için demek durumunda kaldım.
İkinci yarıda aynı şeyi Rowland için söyleyebiliriz. Her attıklarını soktular, girmeyenlerin de ribaundu alıp tamamladılar. Aslında bu kadar iyi hücum etmelerinin ya da başka bir deyişle bizim savunmada bu kadar aciz kalmamızın en önemli nedeni Vidmar'ın yokluğu idi. Ribaund ve uzun savunmasından bahsetmiyorum, savunmacısını geçen her Banvit'li ,ki tüm Banvit'liler çok kolayca geçtiler, karşısında Vidmar gibi caydırıcı bir uzun olmadığı için rahatça basket buldu. Bu nedenle bizim dış savunmacılar bir adım geride kalıp daha geriden savunma yapmaya kalktılar. Bu da kalkan şutlara uzanan ellerin çok uzakta kalmasına neden oldu. Hiç mi zor şutlar atmadılar, kabu attılar ancak, bu kadar ritim tutturuncu o zor şutlar da kolaylaşır oldu.
Bu dış savunmanın daha önce çok agresif olduğun defalarca kez gördük. Şutunuz girmeyebilir, turnikeniz kaçabilir, ama savunmanızı düşürmeniz için bir sebep göremiyorum. Bu tarz hücum gücü yüksek takımlara karşı o agresif dış savunmayı yapmazsak, Vidmar olsa dahi potamızda çok sayı görmeye devam ederiz.
Son olarak, bu maçın ne kadar dost olsalar da, Obradovic-Itoudis açısından önemi çok fazlaydı. Obradovic senelerce yardımcılığını yapan Itoudis'e yenilmeyi hiç istememişti. Obradovic'e bunu yaşattığı için takımın bu hafta Barcelona deplasmanında mutlaka telafi etmesi lazım.

Picture1

No comments:

Post a Comment