Saturday 23 November 2013

Fenerbahçe Ülker-Budivelynk Kiev.. 84-68 Tutarak Değil Atarak..

Öncelikle sitemi takip edenlerden bir günlük gecikme nedeniyle özür dilemek istiyorum. Maç yazısını bir gün geç yayınlamak durumunda kaldım.
Bu nedenle maç hakkında zaten takip edenlerin bir şekilde yeteri kadar bilgisi olduğunu düşünerek maç anlatımı şeklinde yazmak istemedim. Zaten bu maçın özelinden çok bu maçla ilgili anlatılması gereken başka konular bence daha önemli.
İlk olarak Ülker Arena seyircisinden bahsetmek istiyorum. Daha önce ki bir yazımda Ülker Arena'daki basketbol ortamını ne kadar uzun zamandır beklediğimi söylemiştim. Dolu tribünler, kendine güvenen her maça kazanmak için çıkan bir takım, güzel basketbol, ses ışık gösterileri, aslında tek eksik dansçı kızlar :) Ancak daha değiştirmemiz gereken bazı şeyler var salonda. Giderek basketbol seyircisi artıyor, bunu görebiliyorum. Ne kadar bu seyircinin ateşi takımın oyunundan kaynaklanıyor olsa da, oyuna kendi başına seyirci olarak müdahale etmek için sahadan bir elektrik ihtiyacı duysa da yine de her geçen salondaki kombine sayısı ve basketbol seyircisi artıyor. Bu seyirci olması gereken basketbol seyircisi gibi şarkılar türkülerle değil, ıslıklarla, alkışlarla, çıkardığı sesler ile takıma destek veriyor. Maalesef bunun dışında bir taraftar topluluğu da var salonda. Misafir takımın bench'ine yakın taraftaki pota arkası futbol seyircilerinin oluşturduğu(aslında ben onlara futbol seyircisi bile diyemiyorum, hiçbir zaman maçla alakası olmayan, göreve olarak şarkı türkü söyleyerek bağıran, maça birilerinin desteği ile giren insanlar bunlar) bir grup var. Tamam maçla alakaları olmayabilir, basketbol bilmiyor olabilirler ancak daha maçın 3.çeyreğinin başında ve devre arasında iki hafta sonra oynanacak Beşiktaş maçı için küfür etmenizin, oyun sırasında Aziz Yıldırım ve Ersun Yanal lehinde bağırmanızın ne anlamı var. Bir ara bu insanlar yüzünden takım da basketbol oynamayı bıraktı. Başka sebepler de vardı basketbol oynamayı bırakmak için ama yine de etkilenmediklerini söylemek hayalcilik olur. Açıkçası yerli yersiz Obradovic diye bağırmalarından da rahatsız oluyorum. Zaten Obradovic de rahatsız oluyor ve bu sefer duymazlıktan gelip bench'i gösterme hareketini yapmadı. Bu insan grubundan biran önce kurtulmamız gerekiyor. Her açıdan.
Maça dönersek , maç öncesinde tek endişem olarak Lavrinovic'i savunmakta yaşayabileceğimiz sıkıntıyı belirtmiştim. Ama sağolsun kendisi daha maçın hemen başında 3 faul alarak bu problemin oluşmadan yok olmasını sağladı. İlk çeyrek boyunca ondan katkı alamamalarına rağmen bizim bugüne kadar her maçta olduğu gibi savunma konstantrasyonundan uzak başlamamız nedeniyle 27 atmamıza rağmen 23 sayı yedik. Zaten eğer kontrol etmezsen rahat bırakırsa fazlasıyla atıcı bir takım Kiev takımı ve hiç kendilerini kasmadan 23 sayıyı buluverdiler. İlk çeyrekte söylenmesi gereken bir iki konu var. Bunlardan birincisi , tamam savunma yapmayı bilmeyen bir takım Budivelynk, bu işimizi kolaylaştırdı ama bu Kenan'ın harika asistlerinin değerini azaltmaz. Öyler paslar verdi ki Kenan Vidmar'a , ayakta alkışlamak istedim. Yakın zamanda takımımızla ilgili oyuncu analizlerine başlayıp o zaman çok daha detaylı anlatacağım, ancak yine de Kenan'ın artan asist kalitesinin altını çizmek istiyorum. Birinci çeyrek ile ilgili bir diğer konuda Bogdanovic'in hücum performansı. Artık herkes onun üzerinde baskı kurup ikili sıkıştırmalarla durdurmaya çalışıyor. Buna rağmen Bojan her şekilde sanki çok basitmiş gibi öyle sayılar buluyor ki, rakip olsam gerçekten sinirim bozulur. Bir sağdan atıyor, bir soldan, bir sırtı dönük oynuyor, bir turnike, bir üçlük atıyor bir fastbreak , ve bunların hepsini gerçekten çok kolaymış gibi yapabiliyor.
İkinci çeyrekte biraz olsun savunma yapmayı düşündü takım. Bunda Ömer'in oyuna dahil olmasının da etkisi var tabi ki. Yavaş yavaş takıma giriyor ve hem savunmada hem de hücumda takıma katkı vermeye başladı. Vidmar, Ömer ve Bo'nun aynı anda sahada olduğu zamanlarda takımın savunma isteği ve arzusu bir kademe yukarı çıkıyor. Bu çeyrekte 12 sayıda tuttuk rakibimizi ve üstünlüğümüzü kabul ettirdik. Şunu da belirtmek lazım. 2.Çeyreğin bitmesine 4.30 kala 33 sayı yemiştik ve ben sanırım 40 üzerine rahat çıkacaklar diye düşünüyordum ki o son bölümde gerçekten sert savunmamız ile birlikte şutları sokamamaya başladılar ve sadece 2 sayı ürettiler.
Ve maçla ilgili en önemli konuya geldi konu. Eğer artık biz bir EL maçının ikinci yarısını, kendimizi hiç kasmadan, zorlamadan, daha az süreler alan oyuncularımızı işler çok iyi gitmezken bile sahada tutmaya devam ederek, hafta sonu oynayacağımız Banvit maçını düşünerek oynamaya başlamışsak , bir dakika durun arkadaşlar ne diyorum ben. Bu takım geçen sene top16 da işkence çeken, sadece 2 galibiyet alıp ortalama 20 sayı fark yiyen, BBL de çeyrek finalde elenen takım değil miydi? Biz bir anda ne çabuk bu zihniyete gelebildik :)
Gerçekten de hem Obradovic hem oyuncular bu maçın ikinci yarısında , seyircinin yapmış olduğu gereksiz futbol tezahüratlarının da etkisi olduğunu unutmayalım, tamamen rölantide bir maç oynayıp hafta sonu oynanacak Banvit maçını düşünmeye başladılar. Bu da bu yarı skorunun 33-32 Budivelnyk lehine sonuçlanmasına ve gerçek basketbol seyircisinin biraz olsun sıkılmasına yol açtı. Kendi açımdan ben bu zihniyette olabilen bir takımımız olduğu için çok mutlu oldum.
Bugün Banvit'e konuk olacağız BBL de. Herkesin merakla beklediği bir maç bu. Zor geçeceği aşikar ancak şunu net söyleyebilirim ki, bu maçı biz kazanacağız. Tek soru işaretim hangi yabancının kadro dışında kalacağı. Sanırım rakibin dominant bir 5 numarası olmaması nedeniyle Vidmar'ı almayacaktır Obradovic. Tercihlerine saygı duymamız lazım, kimi seçerse seçsin. Sonuçta hiçbirimizin basketbol bilgisi ve zekası onunla aynı kefeye bile konamaz. Ancak naçizane fikrimi sorarsanız, hala tam olarak (Barcelona maçı hariç) takıma katkı vermeye başlamayan, formunu bulamayan, ve o pozisyondaki oyuncu zenginliğimiz nedeniyle çok da sıkıntı yaşamayacağımız Kleiza'yı kadroya almazdım.
Rakibin takımın iskeletini oluşturan çok iyi yabancıları var. Rowland, Mejiha ve Davis gerçekten çok önemli oyuncular. Bo,Ömer, Emir ve Bojan'a savunma tarafında önemli görevler düşecek. Yine de başta söylediğim gibi, çok sıradışı bir durum olmadığı takdirde, bu maça çok önem veren bir FBU'in sahadan galibiyetle ayrılacağını düşünüyorum.
Herkese iyi pazarlar ve keyifli maçlar diliyorum. Hafta içinde Barcelona analizinde görüşmek üzere.

No comments:

Post a Comment