Tuesday 5 November 2013

Partizan Analizi

ARTIK  http://basketbolkeyfi.com/ ADRESİNDEYİM...

Normal sezonun 4.haftasında deplasmanda Partizan ile karşılacağız.

Spor ile ilgilen birçok insanın bildiği gibi Partizan deplasmanları Avrupanın en zor deplasmanlarından biridir. Özellikle Pionir Arena'da oynadığı basketbol maçlarını bir karnaval havasına çevirmeleri ve rakip takımlar&hakem üzerinde kurdukları inanılmaz baskı ile oldukça önemli bir şöhretleri var. Hiçbir maçta boş bir koltuk kalmıyor salonlarında, ve taraftalarının basketbol bilgisi ile maçın gidişatına etkileri oldukça fazla. Haliyle kendi sahalarında çok daha iyi basketbol oynadıklarını söyleyebiliriz.

Bu sezon EL de yaptıkları 3 maçın ikisini deplasmanlarda kaybettiler. İlk maçta Barcelona deplasmanında rakibi oldukça zorlamalarına rağmen 7 sayı ile kaybetmişlerdi. Kendi sahalarında çıktıkları ilk maçta ise Nanterre'i bozguna uğratıp son çeyrekteki 20-5 lik skorla birlikte 30 sayı fark attılar. Geçen hafta gittikleri Kiev deplasmanında ise Lavrinovic-Summers ikilisini durduramamış ve onlardan yedikleri 39 sayı maçı kaybetmelerindeki en önemli etken olmuştu.

Genel olarak boyalı alan üzerine kurulu bir hücum anlayışları var. Bu alanda buldukları sayılar, daha çok uzunlardan değil kısalardan geliyor. Mümkün olduğu kadar yakın mesafe atışı zorluyorlar ve zorunda kalmadan potadan uzaklaşmıyorlar. 134 adet 2 sayılık atış denemesi ile bu kategoride EL de tüm takımlarda 4.sıradalerken, serbest atış denemesinde ise 33 ile sonuncu durumdalar. Birbiriyle oldukça çelişen bu iki istatistik , Partizan hücumlarının temasa ve güce dayalı olmadığının göstergesi olarak yorumlanabilir.  Hem hücum hem savunma ribaundlarında oldukça etkililer, oynadıkları 3 maçtada rakiplerinden daha fazla ribaund aldılar. Üç maçın sonunda toplamda 117 ribaund (EL genelinde ribaund sayısında Bayern Munich ile birlikte 1.sıradalar) alırken rakiplerine  91 ribaund verdiler. Ribaundlardaki bu etkinlikleri hem fazlaca sayıda fast break bulmalarına, hem de hücumda ikinci şans sayılarını arttırmalarına yardımcı oluyor. Takımın tamamı için oldukça atlet oldukları söylenebilir. 1 numaradan 5 numaraya kadar tüm bölgelerdeki oyuncuları atletik özellikleri fazla olan oyuncular.  Tabi en önemli özellikleri yaş ortalamaları. EL'in en genç takımılar, 14 kişilik kadrolarında 12 oyuncu 90 ve sonrası doğumlu. Tüm takımın ortalaması sadece 21,2 :) bunu yükselten oyuncu ise 29 yaşındaki Kinsey. Kinsey haricinde 90 ve üstü doğumlu olmayan tek oyuncu 89 doğumlu Milosavljevic.

Bu kadar genç bir takım olmaları tabi ki tecrübe sorunu yaratıyor ama diğer taraftan 7,5 kişilik rotasyonlarında onlara yardımcı oluyor. Çoğu maçı 7 kişi ile tamamlıyorlar, bazen Dallo 5-10 dakika arası süre alıyor onun haricinde süre alıyor denebilecek bir başka oyuncuları yok.












 Bölge bölge kadro analizine girersek, 1 numaralı pozisyonu neredeyse tek başına Leo Westermann dolduruyor. Yaklaşık 32 dk süre alıyor ve bu sürede 6 sayı 3 asist ortalaması tutturuyor Fransız oyuncu. İstatistiklere yansımayan katkıları da var oyuna. Hücum da takımın en önemli yönlendiricisi, çok kullanmamakla beraber fena bir atıcı da değil. Ancak diğer bir Fransız Boris Dallo henüz daha 94 doğumlu ve bu seviyeler için çok da yeterli değil. Westermann'ı dinlendirmekten öteye gidemiyor. Son iki maçta  EL'in en iyi oyuncularına karşı oynayan Bo için belki de rahat bir maç olacak. Kenan da aldığı sürelerde topa baskıyı iyi yapan rakipleri karşısında top kaybına dikkat etmeli.

2-3 numaraları beraber değerlendirirsek burada da çok fazla oyuncuları yok. Yakından tanıdığımız Kinsey, Bogdan Bogdanovic ve takımın en önemli silahı Dragan Milosavljevic bu pozisyonları dolduruyorlar. Kinsey hala eskisi gibi, savunmadaki agresifliği, hücumda gözü karalığı ve bazen çok yanlış suç seçimleriyle bıraktığımız gibi. Bogdanovic bizim Bogdonovic'e nazaran savunma yöne daha güçlü bir oyuncu. Topları çok seçerek kullanıyor, ama o da en Kinsey kadar atlet ve hızlı. Rakip guardlara baskıda coach onu da kullanıyor. Takımın 13 sayıyla ikinci skoreri durumda. Yakın zamanda ondan iyi bir transfer bekleyebiliriz. Milosavljevic ise takımın lideri. Çok yönlü ve çok güçlü bir oyuncu. Sahada onu herşeyi yaparken görebilirsiniz. 18,67 sayı ortalaması ile sayı krallığında 3.sırada üstelik bu sayı ortalamasını %69,2 iki sayı, %42,9 üç sayı yüzdeleri ile yakalamış durumda. Tek olumsuz yanı %40 ile attığı serbest atışlar. Gerçi Adriyatik liginde %72,7 ile atıyor ama şu ana kadar EL de takımın gerisinde kalmış durumda.

4-5 numarada ise sadece 3 oyuncu ile oynuyorlar. Joffrey Louvergne takımın 3.Fransız oyuncusu. 3.Hafta sonu itibariyle ribaund krallığında 12,3 ile birinci durumda. Hücumda oldukça sınırlı bir oyunca ancak işin savunma tarafında ve enerjisini sahaya yansıtmada çok başarılı.3 Maç sonunda sadece 9 adet iki sayılık atış kullanması ve sadece 4 kere çizgiye gelmesi hücumda ne kadar eksik olduğunu gösteriyor.  Dejan Musli ise kendi pozisyonunu yaratabiliyor. Doğru noktada topu onun eline verebilirseniz bitirme yüzdesi fazla. takımın hücumda en güvenilir uzunu. Djordje Gagic de çok ortalama bir uzun. Sonuç itibariyle uzun rotasyonları hem geniş değil hem de kapasiteli değil.

Takım halinde sert savunmaları ve seyirci baskıları haricinde bizi zorlayabilecekleri çok bir silahları yok aslında. İki takımın istatistiklerini yanyana koyduğumuzda da, bireysel olarak baktığımızda da bu maçın favorisi olarak FBU gözüküyor diyebiliriz.

Bu maç aynı zamanda Obradovic, Bo McCalebb ve Bogdanovic FBU adına, Kinsey de Partizan adına eski takımlarına karşı oynayacak olmaları nedeniyle ayrı bir önem taşıyor. Aynı zamanda,  Obradovic'in , Partizan'ın tek EL şampiyonluğunda takımın başında olması hem Partizan taraftalarının hem de Obradovic'in yeniden biraraya gelmesi açısından da ayrı bir değeri var.










No comments:

Post a Comment