Saturday 26 October 2013

Fenerbahçe Ülker-Barcelona .. Elde var iki

Maç Cuma akşamı. Aynı saatte lider futbol takımının Kadıköy'de maçı var. Yine de maça ilgi çok büyük ve bilet kalmadığı haberleri yayılıyor. Şehrin göbeğindeki salona biraz erken gelmenin faydası ile aracımızı rahat bir şekilde park edip, çevrede yemeğimizi yiyip, çok rahat bir şekilde salona giriyor yerimize oturuyoruz. Üst katlar dahil tüm koltukların dolması, maçın başlamasını hatta biraz birkaç dakika geçmesini buluyor. Salondaki enerji, takıma güven, galibiyet en azından güzel baskebola inanç fazlasıyla var.
FBU son maçlardaki klasik Kenan, Melih, Bojan, Bjelica ve Vidmar beşi ile başlarken, Barcelona son maçların formsuz ismi Navarro'lu bir beşle maça başlıyordu.
Maça Melih ve Kenan’ın üçlükleriyle başlayan Fenerbahçe, ilk yarı boyunca tutturacağı yüksek isabet yüzdesinin sinyallerini veriyordu. Barcelona ise her zamanki gibi Huertas’ın organizasyonunda boyalı alanı zorlayarak başladı. Seyircisinin desteğini de arkasına alan FBU savunmada dirneçli başlayınca Barcelona hücumu, kendi alışkanlıklarını sahaya yansıtamadı. Bu sezon genelde Abrinesin arkasında oyuna başlayan Navarro’nun sezona kötü başlayıp son iki maçta 11-1 yüzde tutturduğu üçlük atış yüzdesini bu maçta terse çevireceğini attığı ilk üçlükde isabet bularak gösterdi. İlk beş dakikayı 10-9 önde geçen FBU de sırasıyla önce Kenan-Bo, sonra Melih-Emir değişiklikleri ile ideal beşine döndü.  Bu dakikadan itirabaren karşılıklı basketlere sahne oldu,  taa ki Bojan’ın üçlüğüne kadar. Bu andan itibaren kontrol FBU’e geçti . TV molasına 15-12 önde girdi FBU. Lampe-Dorsey ikilisinden çok daha yumuşak Tomiç ve formsuz Nachbar ikilisine dönen Barcelona'nın içerdeki sertliğini de kaybetmesine, Nachbar'ın sezon başından beri yaptığı yanlış şut tercihleri de eklenince , savunmada iyice yanan FBU hücumda hızlı paslaşmaları ve boş oyuncuyu bulmaları sayesinde periodun sonunda 5-0 lık seri yakalayarak 2.çeyreğe 24-17 girdi. Bu çeyrekte 7 asist yapan FBU , buldukları 4 üçlük , ve toplamda 14-10 saha içi isabeti ile maça ne kadar hazır, istekli ve planlı geldiğini gösteriyordu.

İkinci çeyreğe savunmacı gözükmeyen bir beşle giren  FBU ilk Barcelona hücumunda çok basit bir basket yedi. Ancak Kleiza’ın aşırı istekli oyunu ile hücumda sayı bulmaya devam etmeleri ve ayrıca Barcelona nın şutlarının isabetsiz olması ile  farkın daha da açılmasını beklerken Zoric’in takımın yüksek isabet yüzdesine eşlik etmemesi buna engel oldu. Bogdanovic, skorer oyununu gösterememiş olmasına rağmen hem asist hem de ribauntlarıyla takıma destek olmaya devam ediyordu. Zaten Kleiza skor yükünü öyle bir üstlenmişti ki Bojan’ın devreye girmesine çok da gerek kalmıyordu. Yine tam fark açılıyor derken 3.cü üçlüğünde de isabet bulan Navarro sanki sezon başından beri bu maçı bekliyormuşçasına oynarak Barcelona’yı maçın içinde tutmayı başarıyordu. 2.TV molasına 32-27 önde giren FBU skor üstünlüğünün yanı sıra saha içinde maçın hakimiyim görüntüsünü de rahat bir şekilde sergiliyordu. 2. Period da eksik olan şey, daha çok birebirleri zorlamayı tercih edip ilk yarının son 4 dakikasında sadece 1 asist yapmasıydı. Vidmar ve Zoric den istediği verimi alamayan Obrodovic daha önce de denediği gibi iki dört numaraya Bjelice ve Kleiza'ya döndü. Alan savunmasını deneyen Barcelona,  önce isabetli bir üçlük arkasına yaptığı bir hücum ribaundu ile basket bulan  Kleiza ve bir basket faul bulan Bo yüzünden tekrar adam adama savunmaya dönmek zorunda kaldı. İlk yarıyı 44-35 önde tamamlayan FBU de bunun 10 asist ile gelmiş olması hücumda takımın coach’un istediklerini ne kadar çok yaptıklarının deliliydi. Hem seyircisiyle hem oynadığı basketbolla, hem de bunu skora yansıtmasıyla takım herkese bu maçda iddia sitelerinde favori gösterilmesinin ne kadar doğru olduğunu da ispatlamış oluyordu.

3. çeyreğe Bjelica’nın savunmada yaptığı bloğu hücumda aldığı ribaund ile süslemesiyle ve Emir’in serbest atış çizgisinden bulduğu 2 isabet ile başladık. Barcelona o kadar kötü şut atmaya başladı ki Huertas'ın yayın gerisinden denediği şut çembere bile değmiyordu.  Ancak sezon başından beri hücumda en önemli silahı olan uzunlarını kullanmayı hatırlayan Barcelona iki basket bularak skorun daha da açılmasını engelledi. İlk iki çeyreğe göre daha düşük skorla başlayan bu periodda 9-0 lık seri yakalayan Barcelona bir kez daha rakiplerinin bir anlık dağınıklığını ne şekilde cezalandırabileceğini göstermiş oldu. Ancak yine her zamanki gibi çok etkili olan bir Obradovic molası izledik. Moladan inanılmaz dönen FBU 9-0 Barcelona serisine ilk hücumdan boş dönmesine rağmen kapılan iki topla iki fastbreak bulup bir de Lampe’in centilmenlik dışı faule eklenince 8-0 lık bir seri yakalayıp farkı yine 54-44 ile 10 sayıya çıkarttı. Bu serinin asıl mimarı Bo’nun yaptığı savunmaydı. Bu seri üzerine yine mola almak zorunka kalan Barcelona seriyi kesmeyi başaramadı, Bo nun harika asistinde Zoric pota altında bomboş bir turnike bulmasına , Bojan’ın çizgiden bulduğu iki sayı ile seriyi 14-0 a taşıdı. Bir pirana gibi saldıran Fenerbahçe savunması Barcelona'yı iyice sersemletti. Bir de inanılmaz kötü yüzdeyle yayın arkasından atmaları ve Navarro’nun bu maç öncesi yüzdesine dönmesi skorun 60-44 e dönmesinde önemli etkendi. Coach Pascual o kadar çaresiz kalmış ve bir türlü istediği beşi sahada kuramamasını Pullen’i de deneyerek iyice netleştirmişti. Skor haricinde sahada oynanan basketbol ile o kadar ezildi ki Barcelona maç içinde gerginleşmeye başladılar. Son çeyreğe 66-52 ile giren FBU bu sezon oynadığı harika son çeyrekler sayesinde , bu maçı artık kazandık düşüncesine giriyor ve belki de maç içinde yaptığı en önemli hatayı yapıp rakibin Barcelona olduğunu ve ilk 3 çeyrek boyunca oynadığı basketbolu unutuyordu. Bir de üstelik oldukça kısa bir beşle (bo, kenan, melih, kleiza, bjelica) başlıyor hem savunmada hem hücumda istediklerini sahaya yansıtamaz hale geliyordu. Zoric ve Bojan’ın oyuna girmesi de hücumdaki sıkıntıyı çözemedi. Maçın bitmesine 7 dakika kala 15 asist ve sadece 4 top kaybı ile oynayan ev sahibi takım, hücumdaki etkisizliğini Barcelona’nın kötü şut yüzdesi sayesinde tölere ediyordu. İlk basketini 4.30 dakika sonra bulması sıkıntının ne kadar büyük olduğunu seyirciye de takıma da hissettiriyordu. Son tv molasına 68-55 ile üstün giren FBU artık tempoyu iyice düşürüyor atamıyorsam da zamanı tüketerek bu maçı kazanayım düşüncesi ile hücum düzenlerinden iyice uzaklaşıyordu. Ancak Barcelona hala pes etmemişti. Girmeyen şutlarına rağmen içeriyi iyice zorlamaya başladı ve yavaş yavaş farkı eritmeye başladı . 3 dakika kala fark 12 sayı olmasına rağmen hafta sonuda Joventut karşısında aynı farkı eriten Barcelona maçı bırakmıyordu. Süre iki dakika kala 72-60 gelmişti bu andan itibaren FBU tamamen durdu, ama Barcelona durmadı. Barcelona,  bir anda 10 lık bir seriyle maçı 72-70 e getirdi ve FBU de ellerin ve yüreklerin titremesine neden oldu.  4 takım faulü dolmayan Barcelona arka arkaya yaptığı faullerle bunu tamamlayıp rakibini çizgiye getirmeye çalışıyordu. 20 saniye kala top FBU de idi ve Obrodovic’in molası sonrası yarı sahadan oyuna başlayacaklardı. Tercih haklarını Emir’den yana kullandı FBU ve topu ona teslim etti. Çizgiye gelen Emir 2-1 atıp farkı 3 taşıdı. Barcelona bir üçlük ile maça dengeye taşıma şansı varken topu  pota altında Tomic’e indirmeye çalışmalarını Bo, inanılmaz zıplayarak topu çalmasıyla cezalandırıyor ve topu takımına kazandırıyordu. Ancak Emir’in 2 de 0 atması ile ne oluyor derken Kleize devreye giriyor inanılmaz bir hücum ribaundu ile topu yeniden çizgiyi taşıyor ve bulduğu isabetlerle maçı takımına kazandırıyordu.
Maçın 16 sayılardan gelmesine ve riske girmesine rağmen sonunda kazanan takım yine Fenerbahçe oldu ve kazanma alışkanlığını devam ettirdi. Sistemsel sorunların giderek azaldığını görüyoruz, ancak önemli bir sınavda bu tarz büyük takımlarla oynarken psikolojinin de kontrol altında tutulabilmesi. Emir son anlarda 4-1 serbest atış attıktan sonra öyle bir demorolize oldu ki vücut dilinden bunu anlamak çok kolaydı. O sırada Kleiza hücum ribaundunu almış ve yapılan faul sonrası çizgiye gitmişti. Emir ise bitik bir şekilde onu izliyordu. Obrodovic bunu görüp hemen Emir'e "Kendine gel kaldır elini kolunu maç daha bitmedi" tarzında uyarılarda bulundu.
Maça Kleiza'nın hücum performası ve Bo'nun inanılmaz savunması&enerjisi damga vurdu. Maç öncesi düşündüğüm gibi , kazanmamızda 4 numaralardan çok büyük üstünlük sağlamamız ve  Bo'nun rakip point guard ları bezdirecek savunması etkili oldu. Seyircinin ve takımın bu motivasyonu sayesinde şundan sanırım artık herkes emin:
Bu sene bu salonda bu takımı kolay kolay kimse yenemez.

No comments:

Post a Comment