Sabırsızlıkla beklediğimiz Top16 maçları bu hafta deplasmanda
karşılaşacağımız Olympiakos maçı ile başlıyor. Karşımızda son iki senenin EL
şampiyonu ve bu sene normal sezonu yenilgisiz bitiren iki takımından biri var.
Geçen seneye göre kadrosundan oldukça önemli isimleri kaybetmiş olmasına rağmen
regular sezonu C grubunda yenilgisiz bitirerek bizim de bulunduğumuz E grubunda
kendilerine yer buldular.
Kadro yapısıyla başlarsak , öncelikle giden oyunculardan biraz bahsetmek
lazım. Geçen senenin şampiyon kadrosundan çok önemli yıldızları kaybettiler.
Pero Antic Atlanta Hawks’a, Papanikalaou Barcelona’ya, Hines CSKA’ya transfer
olarak çok daha büyük kontratlara imza attılar. Bunların haricinde, Josh Powell,
Shermadini, Gecevicius, Doron Perkins gibi oyuncularda takımdan ayrıldılar.
Bunların yerine Brent Petway, Bryant Dunston, Cedric Simmons, Mirza Begic,
Dimitrios Agravanis ve Matthew Lojeski transfer edildi. Bir zamanların sadece
yıldız ithal eden takımı artık yıldız ihraç edip daha mütevazi oyuncular
transfer etmeye başladı. Daha bundan birkaç sene önce, Linas Kleiza’nın oynadığı
takımdaki oyuncuları hatırlayınca takımın ne kadar büyük bir evrim geçirdiğini
söylemek sanırım yanlış olmaz( Linas Kleiza, Papaloukas, Josh Childress ki
inanılmaz bir sükse yapmıştı NBA den gelirken, Bourousis, Halperin, Teodosic,
Schortsanitis). Bu muhteşem kadro ile alamadıkları EL şampiyonluğunu çok daha
mütevazi bir kadro ile aldılar.
Ivkovic’in inanılmaz coaching’i ve takımdaki her oyuncunun ekstra
performansları sayesinde iki mucize şampiyonluk(İkinci şampiyonluğu şu an ki
coacları Bartsokas ile) aldılar. Ve o sistem artık coach da değişse oyuncular da
değişse aynen devam ediyor. Bu kadar güç kaybetmelerine rağmen yine regular
sezonda grubu süpürüp 10-0 lık bir sonuç elde ettiler. Tabi burada bence C
grubunun diğer tüm gruplara göre daha kolay takımlardan oluştuğunu da söylemek
lazım. Gruba ikinci seri başı olarak gelen Siena’nın top16 ya kalamayacak kadar
kötü olduğu bir senede çok rahat bir normal sezon geçirdiler. Açıkcası ben top16
da bu kadar da rahat olabileceklerini düşünmüyorum.
1 Numara pozisyonunda EL in en önemli oyuncularından biri olan, ve son iki
şampiyonlukta çok büyük rölü olan Spanoulis’e sahipler. Takımın lideri ve aynı
zamanda tüm 1 numaralar içinde Diamantidis ile birlikte en beğendiğim oyuncu.
Yaklaşık 27 dakika süre alıyor ve 15.8 sayı 4.8 asist ortalamaları ile oynuyor.
Ancak bu istatistikler onun takıma katkısını gerçek anlamda anlatmıyor. Tam bir
lider gibi oynayıp takımın neye ihtiyacı varsa onu yapıyor. En zor anlarda
sorumluluk alıp inanılmaz sayılar üretiyor. Tüm savunmanın dikkatini üzerine
toplayıp 3 kişi arasından en boş oyuncuya asisti gönderiyor. Gerçekten çok büyük
bir oyuncu. Obradovic onunla 4 sezon birlikte çalıştı Panathinaikos yıllarında.
Onu yakından tanıyor ve mutlaka onu durdurmak için aklında değişik senaryolar
olacaktır. Bu pozisyonda görev alan diğer oyuncular Acie Law, Kostas Sloukas ve
Evangelos Mantzaris. Genelde çift guard oynadıkları için bunlar dönüşümlü olarak
1 ve 2 numaları pozisyonlara kayabiliyorlar. Zaten uzunlardan konuşurken de
bahsedeceğim gibi pota altını domine eden uzunlar ile değil daha hareketli
oyuncularla oynamayı seviyorlar. Bu guardların içinde Spanoulis’in ardından en
çok süreyi 19 dakika ile Sloukas alıyor. Çok soğukkanlı, eli hiç titremeyen son
saniye mucize basketlerinin oyuncusu. Takımı yönlendirme de diğer tüm oyuncular
gibi asiste dönük oynamada önemli bir oyuncu. Zaten Olympiakos hücumlarından
bahsederken takımın ne kadar topu paylaştığını topu eline alan herkesi önce pası
düşündüğünü en baştan söylemek lazım. Oynadıkları 10 maçın 6 sında 20 asistin
üzerine çıkmışlar ki bazı maçlarda neredeyse tüm basketlerini asist üzerinden
atmışlar(Malaga maçında 24 basketin 21’i asist üzerinden gelmiş) ve bence en
önemlisi her maçta oyuna giren oyuncuların neredeyse tamamı en az bir asist
yapıyor. Bazen bir bazen iki oyuncu asist yapmadan maçı tamamlıyor. Bu gerçekten
onların hücumda ne kadar rahat ve düzenli oynadıklarının bir kanıtı.
Bizimle kıyaslarsak eğer onlar maç başına 29 saha içi basketinin 19’unu asist
üzerinden bulurken bizde bu rakam 30’a 16. Tabi bizim bireysel yetenekleri fazla
olan oyuncu adedimizin çokluğu bunda önemli bir etken ancak çoğu zaman topu bu
oyunculara atıp onların sayı üretmesini bekleyen bir düzenimiz olduğunu da kabul
etmek lazım. Ancak tabi ortalama 85 sayı atan bir takımın hücum düzenini
eleştirmek de çok adil durmuyor J
Devam edersek Acie Law oyun tarzı olarak biraz daha Spanoulis’e benzemekle
beraber onun kadar top kullanmıyor. İçeriyi zorlayan, ikili oyunları iyi oynayan
hareketli ve güçlü bir guard. Savunması da oldukça sıkı ve baskılı savunmada
önemli bir silah. Son olarak Mantzaris de bu takımın önemli bir parçası ve coach
Bartzokas’ın en güvendiği oyunculardan biri.
Kısa forvet pozisyonunda ise gerçek anlamda buraya fit eden bir tek
Perperoglou var. Ancak Bartzokas Lojeski’yi de bu pozisyon da kullanıyor. Zaten
başka alternatifleri de yok. Ancak bu iki oyunca da takımın en önemli hücum
silahlarının başında geliyor. Lojeski hiçbir önemli takımda oynamadı. Son 4
sezonunu Oostende de geçirdikten sonra bu sene Olympiakos’a transfer oldu. Ama
aldığı 25 dakika süre , maç başına 12.5 sayı ve 4 ribaund ile takıma büyük katkı
sağlıyor. Çok süratli bir oyuncu ve çok yüksek yüzdeyle şut atıyor. 2 sayılık
atışlarda %60,5 ile oynarken 3 sayılık atışlarda da %51 ,4 gibi inanılmaz bir
yüzdeyle atıyor. Üstelik maç başına 3,7 adet 3 sayılık atış denemesi yaptığını
düşünürsek bu rakam gerçekten çok yüksek. Stratos Perperoglou da ondan aşağı
kalır değil maalesef. Ortalama 18 dakika süre alıyor ve bu süreye 10.2 sayı, 2.3
ribaund 1.2 asist sığdırmayı başarıyor. Ve korkutucu bir istatistik de onun şut
yüzdeleri. O da 2 sayılık atışları %57.6 ile 3 sayılık atışları %53.3 ile
kullanıyor. 3 numaralı pozisyonda bundan daha iyi bir sonuç beklemekte
hayalcilikten başka bir şey olmaz sanırım. Perperoglou ile ilgili şu notu da
iletmek lazım, Obradovic onunla da 5 sezon birlikte çalışmıştı.
4-5 pozisyonlarında ise tercihleri daha hareketli , daha atletik , daha kısa
oyuncular üzerine kurulmuş durumda. Printezis zaten takımın Spanoulis’den sonra
en büyük yıldızı. Oldukça önemli bir oyuncu, Yunan milli takımı için de
Olympiakos için de hatta EL için de. Bu pozisyonda oynayan çok sayıda iyi oyuncu
içinde benim için yine ilk üç sıraya girebilecek kadar iyi bir oyuncu. Genelde
Olympiakos uzunları, Printezis, Petway ve Dunston 3,5 numara özellikleri olan ,
çok hareketli ve atlet oyuncular. Zaten Olympiakos hücumlarında topu pivota
verip arkası dönük oynunu izlemek gibi bir hücum seti yok. Bu oyuncular topu
alıyorsa ya cut üzerinden alıyorlar , ya da pota altında boş bir şekilde alıp
kullanıyorlar. Ancak bu kadar atlet olmalarına rağmen çok da hücum ribaundu
yapmadıklarını da söylemek lazım. Bir tek Dunston ve Printezis kovalıyor hücum
ribaundlarını , bu ikili haricinde çok da hücum ribaundu kovalamıyorlar.
Ellerinde gerçek pivot olarak aslında iki oyuncu var. Mirza Begic ve Cedric
Simmons. Ancak bu iki oyuncu da uzun rotasyonunda en az süre alan oyuncular.
Simmons nispeten daha çok süre almasına rağmen Mirza Begic sadece 8.5 dakika
sahada kalıyor. Aslında son üç sezonu Real Madrid’e geçirmesine ve hatta son
sezonda 29 maçta göreve alan bir oyuncu olmasına rağmen bu kadar az süre alıyor
olması da onların hücum sisteminin pivot oyununa uymadığının da delili
olabilir.
Olympiakos çok önemli bir saha avantajı yaratmıyor kendi sahasında. 15.000
civarında seyirci kapasitesi olan salonlarına rağmen rakip üzerinde büyük bir
baskı kurmuyorlar. Zaten kendi sahalarındaki maçlarda bir tek GS maçında rahat
kazandılar diğer birçok maçta oldukça zorlandılar. Siena’yı son 1 dakika içinde
öne geçip yendiler, Stelmet Gora maçında son saniye üçlüğü ile kazandılar, BM
maçının son dakikasına sadece 1 sayı önde girdiler.
Savunmada çok saldırgan bir takım değiller, ribaundlarda rakiplerinden üstün
bitirmiyorlar maçları. Bizim gibi sıkı savunmalara zorlanan ve savunma
ribaundlarında sıkıntı yaşayan bir takıma karşı bu özellikleri bizim lehimize
olabilir. Bölge bölge baktığımızda guard pozisyonunda bizden hem alternatif hem
yetenek anlamında çok daha üstünler. Kenan’ın savunma zaafı bu maçta çok daha
fazla sırıtabilir. Bo’nun Spanoulis üzerinde baskı kurması ve topu eline
almasına izin vermemesi çok önemli. Onun savunmada Ömer ve Melih’i de
kullanabileceğimizi düşünüyorum. Ancak karşısında Kenan’ı bulduğu her pozisyon
sayı veya asist ile bitecektir. 3 numara pozisyonunda dediğim gibi çok iyi iki
hücumcuları var ve sanırım başımızı en çok onlar ağrıtacak. Ne Emir’in ne
Bojan’ın onları savunurken yüzdelerini aşağıya çekebilecek bir savunma
yapabileceklerini sanmıyorum. Ancak onlar bizi savunurken hem Perperoglou hem de
Lojeski çok daha iyi savunmacılar olduğu için özellikle Bojan hücumda biraz
sıkıntı çekebilir. 4 numara poziyonunda hem çok alternatifli hem de yüksek
formda oyuncuları olmaları yine bizi zorlayacak. Kleiza’nın performansı bu maçta
çok belirleyeci olacaktır. Hem savunmada hem hücumda ondan çok verim almamız
gerekiyor. Belki zayıf oldukları tek pozisyon olan pivot pozisyonunda biz de
zaten çok üstün değiliz. Yine de hem Vidmar hem de Zoric bence bu maçta diğer
maçlara göre daha rahat oynayabilirler. Özellikle Zoric’in performansının yüksek
olabileceğini umuyor ve düşünüyorum.
Sonuç olarak bize göre daha favori oldukları bir maç oynayacağız. Ancak
Spanoulis’e baskı ile onu yorup bunaltıp, Bojan’ın normal basketbolunu
oynamasını sağlar ve 5 numaradan 20-25 arası sayı bulabilirsek galibiyet çok da
sürpriz olmaz.
Artık baskı ve stresin daha çok artacağı , savunmaların daha sert ve pis
olacağı maçlar başlıyor. Burada tecrübe de çok öne çıkacaktır.
Umarım iyi bir başlangıç yapar ve bu grubu ilk iki içinde bitirebilecek
galibiyet sayısına ulaşabiliriz.
Herkese iyi seyirler.
No comments:
Post a Comment