Thursday 31 July 2014

Fenerbahçe Ülker'de 2014-2015 Sezonuna Başlarken

Genel Menejerliği Gherardini’nin gelmesiyle nasıl bir takım kurulacağı merakı herkes gibi bende de oldukça fazlaydı. Geçen seneki takımın yabancı transferlerinin neredeyse hepsinin Obradovic tarafından yapılmış olmasına rağmen, mevcut takımı tanımıyor olması, Bo Mccalebb’in devam eden kontratı, ve Türkiye şartlarına yabancı olması nedeniyle o takımın Obradovic’in takımı olduğunu söylemek çok da gerçekçi olmazdı. Sezon içinde de bunun sıkıntılarını oldukça fazla yaşadı coach. Geçen seneki takımda 3-4-5 numaraları pozisyonlar nispeten Obradovic’in sistemine uygun oyuncular(ki zaten 3 tanesini kendi transfer etti) olmasına rağmen 1 ve 2 numaraları pozisyonlardan istediği verimi alamamıştı. Takımda herkesin bir şekilde şut sokabilen oyuncular olmasına rağmen işler sıkıştığında güvenilir bir şutör eksikliği çok net görülüyordu. Herkes özellikle pg pozisyonundaki eksikliğe dikkat çekti ama bence asıl eksiklik sağlam bir 2 numara idi. Bazen Melih çok az da Ömer katkı verdi ama Obrodovic’in beklentisinin çok altında kaldı. Bu nedenle sezon sonunda en son yazımda belirttiğim gibi takıma 1 ve 2 numaralara takviye yapılacağı çok aşikardı. Transfer sezonuna transferlerden önce takımdan ayrılan oyuncularla başladık. Önce Bo, Kleiza, Barış ve İlkan takımdan ayrıldılar. Açıkcası Kleiza hakkında sanırım en doğru karar verildi ve tüm camia bu karardan memnundur. Bo geçen senenin en faydalı oyuncularından biri olmasına rağmen Obradovic’in kafasındaki pg olmadığı için onun da biten sözleşmesi yenilenmedi. Barış zaten sezon içinde kiralık gönderilerek bu senenin kadrosunda yer alamayacağı belli edilmişti. Ancak İlkan Karaman konusunda özellikle ben büyük şaşkınlık yaşadığımı itiraf etmeyelim. Tam takımın ihtiyacı olan özelliklere sahip , genç, türk pasaportlu bir oyuncu olan İlkan’dan niye vazgeçtiğimizi gerçekten anlayamıyorum. Aklıma gelen ve beklediğim tek ihtimal sakatlığının geçmemiş olması. Bu ayrılan oyuncuların ardından transferler başladı. Herkes önce saf bir pg bekliyordu ki ilk alınan oyunca tüm Teodosic dedikodularına rağmen Ricky Hickman oldu. Combo guard statüsündeki bu oyuncunun arkasına pg beklentileri devam ederken yine benzer nitelikteki Andrew Goudelock transferi geldi. AG de daha çok 2 numaraya yakın ama zorda kaldığında 1 numara oynatabileceğimiz bir oyuncu. Sezon sonunda ayrılmasını beklediğim Bojan’ın da takımdan ayrılıp Nets’e gideceği belli olduğunda adı geçen Bogdan Bogdanovic’in transferi netleşti. Geçen sene Partizanda Leo Westermann’ın sakatlığının ardından pg oynamak zorunda kalmasına rağmen Bogdan da o pozisyonun oyuncusu değil. Bu üç oyuncunun üçü de aslında 1,5-2 bazen 3(AG ve BB) oynayabilen , ancak bir pg görüntüsünde takımı oynatabilen oyuncular değil. 3 tane yabancı hakkının bu oyuncularla doldurulmuş olması açıkcası 2 numara eksikliğini çok yaşamış olmamıza rağmen bana biraz fazla geldi. Ki bunların ardında dedikodusu önceden çıkan Can Altıntığ ve Serhat Çetin transferleri de gerçekleşti ve elimizde birden 5 tane transfere rağmen bir tane bile pg olmayan bir kadromuz oluştu. Takımdan ayrılan Bo ve Kleiza’nın yerlerine hiçbir transfer yapılmadı. Tamam büyük ihtimalle RH Obradovic’in kafasında pg olarak duruyor ancak oyun kurma takımı yönetme anlamında gerçek bir pg değil. Teodosic ismi ortalıkta çok dolaşırken takımına imza atıp CSKA da kalacağı belli olana kadar benim düşüncem Teodosic olmasa bile o tarzda bir pg transfer edileceği idi. Hatta sezon sonu yazımda belirttiğim gibi Nando de Colo ve Huertel tarzı bir oyuncu beklentim vardı. Nando CSKA’ya imza atarken Huertel de Laboral ile olan sözleşmesini uzattı. Tabiki daha ortalıkta alınabilecek çok pg var ama ben artık bu takımın pg olmadan oynama ihtimalini düşünmeye başladım. Aslında Obradovic gibi senelerce Diamantidis gibi bir oyuncuyla oynamaya alışmış bir coach’un gerçek bir pg olmadan sezona başlaması ne kadar şaşırtıcı gelse de , onun gibi bir coach böyle bir şeyi deneyebilir. Geçen sene herkes Kenan sakatlandıktan sonra, pg eksikliğine dikkat çekmeye başlamıştı. Halbuki Kenan daha sakatlanmadan önce de top16 ile birlikte aldığı dakikalar azalmaya başlamıştı. Normal sezonda 16:29 dk süre alan Kenan top16 da sadece 4:57 dk sahada kalabilmişti. Bo yorulduğunda sahada pg görevini ya Emir ya Melih yapıyordu ki onların ne kadar zorlama guardlar olduğunu anlamak için çok derin bir basketbol bilgisine sahip olmaya gerek yok. Ancak işte bu görüntünün üzerine bu seneki 5 transferi de görünce aklıma gelen tek sonuç pg olmadan bir sistem düşünüldüğü. Bu 5 transferin üzerine halen resmi olarak duyurulmasa bile Jan Vesely transferi yapıldı. Kleiza’nın yerine özellikleri ondan çok farklı bir oyuncu transfer edildi. Bu transfer öncesinde Gherardini bir açıklama yapmış ve 2 oyuncu daha transfer edeceklerini söylemişti. Eğer biri Vesely ise, diğeri de adı yine çokça geçen Semih Erden olma ihtimali yüksek. Bu durumda ekstra bir pg transferi olmayacak sonucu çıkıyor. Bu bilgiler ışığında takım şöyle oluşuyor: 1) Kenan Sipahi, Berk Uğurlu, Ricky Hickman 2) Andrew Goudelock, Bogdan Bogdanovic, Melih Mahmutoğlu, Can Altıntığ, 3) Emir Preldzic, Serhat Çetin 4) Nemanja Bjelica, Jan Vesely, İzzet Türkyılmaz 5) Luka Zoric, Oğuz Savaş, Semih Erden Ömer’in emekliğe ayrılacağını düşünürsük elimizde 15 kişilik bir kadro var. Maçlara maksimum 12 kişi çıkabileceğimiz için bu kadrodan 3 kişi sürekli kadroda yer bulamayacak. Bu üç ismin ikisinin Berk ve İzzet olma ihtimali yüksek. Sonuncu isim kim olur kestirmek güç. Ayrıca takımda şu anda halihazırda 6 yabancı olmuş oluyor. Tüm tezlerime rağmen bir pg transfer edilse bile bu 7. yabancı olacak ki bu durumda yine her türkiye ligi maçında bir yabancı kadro dışında kalacak. Yeni oyuncularımızın analizlerine ve nasıl bir basketbol oynanıcağına dair düşüncelerimi bir sonraki yazıma bırakıyorum. Yazımı, U20 takımımızın Avrupa Şampiyonluğunu kutlayarak, U18 takımımıza ve A Milli takımımıza turnuvalarında başarılar dileyerek sonlandırıyorum. Görüşmek üzere…

No comments:

Post a Comment